“İşbirliği pozitif olmalıdır, gerginlik artıran işbirliği bölge barışına hizmet etmez”
Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve bağımsız cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, Rum tarafının Yunanistan, İtalya ve Fransa’yla yaptığı ortak tatbikatı “Yunanistan ve Rum tarafının, gerçek güçleriyle orantısız bir güç gösterisi” olarak değerlendirdi. NTV ve Haber Global yayınlarına katılarak bölgedeki gelişmelere ilişkin görüşlerini paylaşan Özersay, yapılanın gerginlik artırıcı bir işbirliği olduğunu ve bunun bölge barışına hizmet etmeyeceğini ifade etti.
“Doğal gazın, kaynakların paylaşımında bölgedeki tüm aktörlerin masaya oturması ve işbirliği yapması bizim esas vizyonumuzdur” diyen Özersay, bölgesel işbirliği vizyonu doğru da olsa hangi amaçla yapıldığının önemli olduğunun altını çizdi: “Örneğin Fransa Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada; öncelikle diyalog, işbirliği ve diplomasiyi önemsedikleri söylendi. Bölgesel işbirliği ve diplomasiyi ne için kullanıyorsunuz? Fransa, İtalya, Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan, Kıbrıslı Türkler’e, Türkiye’ye ve diğer güçlere karşı bu bölgede birinin hakkını gasp edecek ve gerginliği artıracak şekilde işbirliği aslında bir ittifak ilişkisidir. Oysa ihtiyacımız olan şey, bölgedeki bütün aktörlerin birbirine olan bağımlılığını artıracak, karşılıklı bir ilişkidir, pozitif bir işbirliğidir.”
“Hem masada haklarımızı koruyoruz hem sahada dengeyi sağlıyoruz”
Özersay konuşmasını şöyle sürdürdü: “1980’lerde ve 1990’larda Yunanistan ve Rum tarafı fiili durum yaratıyordu. Biz de Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte gövde gösterisinde bulunarak bir tepki göstermek durumunda kalıyorduk. Onlar da bizi, kuvvet kullandığımız ya da tehdit ettiğimiz için dünya nezdinde suçlama yoluna gidiyorlardı. Türkiye ve KKTC dış politika açısından bir paradigma değişikliğine geçmiş durumdadır. Fiili durum yaratılmasını bizzat sahada faaliyet göstererek önleyeceğimiz mesajını veriyoruz. Bunun için de NAVTEX yayınlıyoruz, lisans veriyoruz, verilen lisans çerçevesinde TPAO sismik araştırma ve kazı yapıyor… Biz de sahada dengeyi sağlamış durumdayız. Bunun içindir ki Yunanistan ve Rum tarafı, gerçek güçleriyle orantısız bir güç gösterisiyle bunu dengelemeye çalışıyorlar. Burada bizim için önemli olan bir husus var; geçmişte sadece protesto eden, mektup gönderen konumundaydık. Tabii ki hak yitirici bir durum ortaya çıkmaması için masada da diplomatik olarak protesto ediyoruz. Gasp edilen haklarınızla ilgili zamanında sesinizi çıkarmak zorundasınız. Buna paralel olarak; sahada ticari, ekonomik, siyasi anlamda fiili etkin kontrolü sağlayacak adımları atıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada; Doğu Akdeniz bölgesinde bir oyun kurucu, bir aktör olduğumuzu kayda geçirmiş durumdayız.”
“Bölgedeki güç dengesi yeniden şekilleniyor”
Bölgedeki güç dengesinin yeniden şekillendiğini belirten Kudret Özersay, son dönemde bölgede bazı yeni gelişmelerin yaşandığını, Amerika’nın bölgeden Rusya’yı çıkarabilmek için Rum tarafına silah ambargosunu kaldırdığını aktardı. Bu kararın altında yatan nedenin ise Rusların Rum limanlarını kullanmasını engellemek olduğu notunu da paylaşan Özersay, Fransa’nın da İngiltere’nin AB’den çıkmasıyla birlikte yeni bir rol üstlendiğine işaret etti. Özersay şöyle konuştu: “İngiltere’den Avrupa Birliği’nden çıkma sürecine girdiği için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olan tek AB üye ülkesi olduğu için Kıbrıs Rumlarıyla yakın bir ilişki içine girmeye başladı. Aslında Birleşmiş Milletler ilkelerine aykırı bir biçimde bu ilişki gelişiyor. BM Güvenlik Konseyi almış olduğu kararlarla herkese gerginlik artırıcı faaliyetlerden kaçının çağrısı yaparken; Fransa taraflardan biriyle yani Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle askeri tatbikatlar yapıp bölgeye savaş uçaklarını indirip kaldırmaya başlıyor. Fransa’nın bu yaptığının kendi içinde tutarsızlık içerdiğini, altına imza koydukları kararlara da ters olduğunu kendilerine hatırlatan diplomatik girişimlerde bulunduk.”
“Rum tarafıyla somut konularda işbirliği yaparak güven tesis etmek daha gerçekçi bir yaklaşımdır”
“Kıbrıs Türk halkının sesini duyurmak en temel vizyonumdur”
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yöneltilen soruyu da yanıtlayan Kudret Özersay, 52 yıldır süren ve bir sonuç çıkmayan müzakereleri sürdürerek Kıbrıs Türk halkını müzakere masasına hapsetmeyeceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı olacak kişinin aktif bir diplomasi ortaya koyması gerektiğine değinen Özersay, durarak, izleyerek ve defansif şekilde savunmaya geçerek değil; proaktif bir politikayla Kıbrıs Türk halkının sesini duyurmanın en temel vizyonu olacağını anlattı.
Bugüne kadar zenginliği ve yönetimi paylaşmaya yanaşmayan Kıbrıs Rum halkı ve liderliğinin başta doğal gazı Kıbrıs Türkü’yle paylaşmaya hazır olduğunu çeşitli işbirliği modelleriyle göstermek zorunda olduğunu söyledi. Özersay, “Çıkış yolu, turizm, çevre ve doğalgaz gibi somut konularda aşağıdan yukarıya güveni tesis edecek şekilde işbirliği yapmamızdır. Doğalgaz bu açıdan bölgesel işbirliğine en güzel örneği teşkil edebilir. Kapsamlı çözümden önce paylaşmayı başarırsak kendiliğinden bir güven oluşacaktır, bir ortaklığa evrilecek süreci başlayabilir. Bu çok daha gerçekçi bir yaklaşımdır.”